Elmalı'lı Hamdi Yazır

ABESE

Bismillâhirrahmânirrahîm

1- (Peygamber) Yüzünü ekşitti ve döndü.

2- Kendisine âmâ geldi, diye.

3- Ne bilirsin, belki o temizlenecek?

4- Veya öğüt belleyecek de öğüt ona fayda verecek.

5- Ama buna ihtiyaç hissetmeyene gelince,

6- Sen ona yöneliyorsun.

7- Onun temizlenmemesinden sana ne?

8- Ama sana can atarak gelen,

9- Allah'tan korkarak gelmişken,

10- Sen onunla ilgilenmiyorsun.

11- Hayır hayır, sakın. Çünkü o Kur'ân bir öğüttür.

12- Artık dileyen onu düşünür.

13- O, değerli sahifelerdedir.

14- Yüksek tutulan tertemiz sahifelerde.

15- Yazıcıların ellerindedir,

16- Değerli, iyi yazıcıların.

17- O kahrolası insan, ne nankör şey.

18- O yaratan onu hangi şeyden yarattı?

19- Bir damla sudan, onu yarattı da biçime koydu.

20- Sonra ona yolunu kolaylaştırdı.

21-Sonra onu öldürdü de kabre koydurdu.

22- Sonra dilediği vakit onu tekrar diriltir.

23- Hayır hayır, doğrusu o, hiç Allah'ın emrini tam yerine getirmedi,

24- Bir de o insan yiyeceğine baksın.

25- Biz o suyu bol bol döktük.

26- Sonra toprağı nasıl da yardık.

27- Bu suretle orada ekinler bitirdik.

28- Üzümler, yoncalar,

29- Zeytinlikler, hurmalıklar,

30- İri ve sık ağaçlı bahçeler,

31- Meyveler, çayırlar bitirdik.

32- Siz ve hayvanlarınız faydalansın diye.

33- Kulakları sağır eden o gürültü geldiğinde,

34- O gün kişi kaçar, kardeşinden...

35- Anasından , babasından..

36- Eşinden ve oğullarından.

37- Onlardan her birinin o gün başından aşan işi vardır.

38- Yüzler var ki, o gün parıl parıl,

39- Güler, sevinir.

40- Yüzler de var ki, o gün tozlanmış,

41- Onları karanlık bürümüş,

42-İşte onlardır kâfirler, haktan sapanlar.

 

 
SURE'NİN İNİŞ SEBEBİ
Mekke'de inmiştir, 42 (kırkiki) âyettir. Adını, "yüzünü ekşitti, buruşturdu" anlamına gelen ilk kelimesinden almıştır. Bu sûrenin iniş sebebiyle ilgili olarak şöyle bir hadise nakledilmiştir: Efendimiz; Velîd, Ümeyye b. Halef, Utbe b. Rabîa gibi Kureyş'in ileri gelenlerine İslâm'ı anlattığı bir sırada âmâ olan Abdullah b. Ümmü Mektum gelir ve "Yâ Resûlallah! Allah'ın sana öğrettiklerinden bana da öğret" der. O esnada Resûlullah (a. s.) cevap vermez. Çünkü Kureyş'in bu ileri gelen kimseleri, zaten kendilerine özel muamele edilmesini istiyorlardı. Efendimiz onları gücendirmek istemedi.