Gaflet: Hafıza kaybı veya uyuklama sebebiyle unutma, sehv. Dalgınlık, unutkanlık. Mecazen, şuurda zaaf, aldırmazlık, umursamazlık. Hata, günah.

Gafur, Mağfiret: G-F-R kökünden setretmek, örtmek, korumak, düzeltmek veya bir şeyi zarflamak. Kullarının günahlarını bağışlayan, onlara mağfiret eden. Gufran: Kulun, bir kötülük, musibet ve azaba uğramaktan Allah tarafından korunması. İstiğfar: İşlenen günahların bağışlanmasını istemek. Mağfiret: Allah'ın kullarının kusur ve günahlarını örtmesi, affetmesi, rahmetiyle bağışlaması.

Ganimet: Gunm, bir şeye güçlük çekmeden varmak, düşmandan doyumluk almak. Terim olarak, müslüman olmayanlardan savaş sonucu alınan mal, değer ve her türlü metaya denir.

Gayb: Duyumların ve insan ilminin kendisine uzanamadığı, gözden gizli olan her şey. Şehadetin (görmenin) zıddı. Kur'an'da, Allah'ın varlıklarından haber verdiği, ama mahiyetlerini gerçek anlamda bilemediğimiz yerler, varlıklar. Geçmişe ait bilgi ve haber. Görünmez âlem. Vahy, ilahi haber.

Gazab: Kalbte kanın feveranı, intikam isteği veya bu istekle heyecanlanma, galeyana gelme. Öfke, hışım. Lanet. Rızanın zıddı.

Gına (İstiğna, tuğyan): Tağa fiilinden, suyun kabararak yatağından taşması. Taşkınlık, haddini bilmemek, kibir. Kur'an'da, Allah'a teslim olmayı reddetme. Kendini tümüyle serbest görme, Allah'a muhtaç saymama. Zenginlik, hiç kimseye ve hiç bir şeye ihtiyaç duymama, bir şeye yetişip onun yerini tutma. Gani: Hiç bir şeye ihtiyacı olmayan ve herkes, her şey kendisine muhtaç olan. Allah.

Gıybet: Bir kimsenin gıyabında yani yokluğunda kendisiyle ilgili hoşlanmayacağı bir şeyi söylemek. Dedikodu, arkadan çekiştirme.

Gurur: İnsanın hoş ve güzel bir şey buldum zannına kapılarak sevinmesi, övünç duyması, fakat daha sonra kötü olduğunu öğrenip yerinmesi, büyük acılar duyması, aldanması. Aldanış, tamah. Batıl olan, insanı yanıltan, aldatan her şey. Mal, makam, şehvet v.b. Yıkanma, yıkama. Boy abdesti.